14 Eylül 2025

EYLÜLÜN ON DÖRDÜ - 2025

 Bugün birçok şeyi yapmaya başlayıp hepsini de yarım bıraktım. Havalar artık soğudu diye yünlerimi çıkardım mesela. Geçen sene başlayıp bir parçasını örüp yaz gelince bıraktığım bir battaniyem vardı. Ona devam edeceğim. Bitirdiğimde dikerken daha temiz iş çıkarayım diyorum. Kaba dikiş atıyordum parçaları birleştirirken, çok da kötü olmuyor ama artık kaçıncıyı ördüğümü unuttuğum battaniyede biraz kendimi geliştirmiş olayım. Hala ilk günkü seviyede de olmasın dikişi diye düşündüm. Bir de ileride ördüğüm battaniyelerde istediğim güzellikte işler çıkarmaya başladığımda satacağım. Hediye edebileceğim bir, belki iki kişi daha var ve kendimize de çok battaniye ördüm. Bundan sonrası tamamen zevk için örülmüş olacak. Evde yığın yapmış olmayım. O kadar emek verdiğim bir şeyi de istemediğim birine hediye edemem, içimden gelmeli hatta direkt o kişi için örmeliyim verebilmek için. E o zaman satmak da mantıklı bir yol. Böyle düşündüm ama fikrimi de değiştirebilirim. Bir sürü parça yünüm var birbiriyle alakasız. Öncelikle onları kullanabileceğim bir iki battaniye daha örmek istiyorum. Sonrasını sonra düşünürüm artık. 

 Yazmadığım günlerde Six Feet Under dizisini izleyip bitirdim. Beş sezon. Çok eski bir dizi. Birinci sezonu 2001'de yayınlanmış. İlk bölümünü nasılmış bir bakalım diyerek kocamla beraber izledik. Birinci sezonu da birlikte bitirdik ama diğer sezonlara ben tek başıma devam ettim. İlginç bir dizi, herkese hitap etmeyebilir ama ben sevdim. 

  İki kitaba başladım. İkisi de sarmadı. Bıraktım başka kitaba başladım ama şu günlerde pek okuyasım yok nedense. Birkaç güne geçer diye düşünüyorum. 

 Yine görüşmek üzere...

6 Eylül 2025

EYLÜLÜN ALTISI - 2025

 Hani normalde ilkbaharda insanlara bir yenilenme, tazelenme, ev kadınlarına bahar temizliği modu gelir ya, işte o bana sonbaharda geliyor. Bugün hava kapalı ve serin ve kendimi tüm dünyayı değiştirebilecek gücüm ve enerjim varmış gibi hissediyorum. Aylardır silmeyi ertelediğim camın bir kısmını sildim mesela. Hepsini silemedim, sabahın çok erken bir saatiydi. Bir noktadan sonra sinekliği çıkarmam gerekecekti, o da ses yapacaktı. Silebildiğim kısmını silip kalanını makul bir saatte halletmek üzere başka şeylere yöneldim. Makul saat geldiğinde perdeyi de yıkayacağım. Aslında galiba normalde perdeyi makineye atıp o yıkanırken falan da camı siliyor kadınlar ama bana böylesi uydu. Bir de şöyle bir arınmalıyım, fazlalıklardan kurtulmalıyım, her şeyi düzenlemeliyim, her yer temiz, tertipli olmalı enerjisi var üzerimde ki, sormayın gitsin. Yıllardır kopamadığım tüm ıvır zıvırdan kurtulasım var. Hadi bakalım, serin hava üç gün daha sürse yeter. Evin yarısını atmış olurum :O). 

  Görüşmek üzere... 

2 Eylül 2025

EYLÜL 2 - 2025

 Sabah her nedense dipsiz bir öfke içindeydim. Tüm dünyaya ateş kusmaya hazırdım. Duygularımın derinlerine indim. Kendimi dinledim. Sakin ol dedim kendi kendime. Sonra belki de yaş itibariyle (45 yaş) hormonal dengeler şaşıyordur dedim. Çıktım işin içinden :O). Geçti biraz sonra zaten, esamesi kalmadı. Bitti gitti.

 Sosyal medyada kaydırma yaparken tercihli çocuksuzluğa övgü düzen bir hesap çıktı karşıma. Öyle bir hayat tercih etmiş, rahatlığı seviyormuş. Herkesin kendi tercihi, nasıl istiyorsa öyle yapsın ama bu senin tercihinse bunu savunmak ya da güzellemek zorunda değilsin aslında. Ayrıca bu "tercihli çocuksuzluk" hesapları biraz da sosyal medyanın yeni modası gibi geliyor bana. Takipçi kasmak için abartıyorlar durumu. Bir de bak biz ne kadar sıra dışıyız, kendi isteğimizle çocuk yapmamayı tercih ettik demek için. Kızdığım kısmı da bu zaten. Evlendin, çocuk istemedin. Tamam. Eşin de istemedi. E güzel. İkiniz ortak bir karar almışsınız. Süper. Olay bundan ibaret. Bunu ne kadar uzatabilirsin ki. Bir tanesi demiş ki, gece kalkıp çocuğumuz olsaydı şimdi ona uyanacaktık ama yok uyanmadık deyip mutlu oluyoruz. Yani benim de köpeğim yok mesela, ben de her sabah kalkıp köpeğim olsaydı şimdi onu yürüyüşe çıkarmam gerekecekti, ama yok çıkarmıyorum ne kadar da mutluyum demiyorum. Aklıma bile gelmiyor. Biri de on saatlik kesintisiz uykumdan uyandım bu sabah demiş. E ben de sabaha kadar kesintisiz uyuyorum son 21 senedir. Gece uyanma, çocuğa bakma olayı 3-4 yaşındayken bitiyor. Belki o zamana bile kalmıyordur. Unuttum şimdi oğlumun bebeklik dönemlerini ama bu mu yani? Bütün o çocuksuzluğa övgüler uyumak için mi sadece? 

- Uyumak istiyorsan yapma o zaman.

- Aaa zaten yapmamışsın çocuk.

E bu dizi dizi videolar, reelsler, gönderiler ne için? Boş içerik. Üç beş gönderiye baktım, sıkıldım bıraktım zaten. Yorumlara kapatmıştı gönderileri, kapatmasaydı ona yazacaktım. Yazamayınca size anlatayım dedim. 

Görüşmek üzere...

1 Eylül 2025

GÜZEL BİR 1 EYLÜL GÜNÜ - 2025

 Çok beklediğim Eylül geldi nihayet :O). Bence yaz bitti. Tamam daha sıcak havalar devam edecek ama takvimsel olarak sonbahar başladı işte. Önümüz kış, bundan güzeli var mı?

 İşten ayrıldıktan sonra birkaç arkadaşım dışında çoğu kişiyle görüşmeyi bırakmıştım. Kış boyunca irtibatı kesmediğim eski iş arkadaşlarımı aradım, sordum, buluşmalar ayarladım. Çalışıyor onlar dedim, yoğunlar, ben de bire bir bildiğim için onlara anlayış gösterdim her zaman. Sonra bir baktım ki, koca yaz geçti, yıllık izin zamanları, işlerin daha rahat olduğu dönemler geldi. Ne bir ses, ne bir nefes. Mesaj bile yok. Baştan garipsedim açıkçası, anlam veremedim. Sonra anladım ki, benim çabamla devam ediyormuş bu arkadaşlıklar. Ben diş tedavimde ve yaşadığım başka bin bir sorun içinde bile onlara zaman ayırmışım, özen göstermişim ama onların benim için ayırabilecekleri bir kahve içimi zaman yokmuş. Hepsini bırakmaya karar verdim. Şöyle ki, canım isterse görüşmek, ararım görüşürüz. Olur da ararlarsa buluşurum yine onlardan herhangi biriyle. Bunun dışında özel bir çaba sarf etmeyeceğim arkadaşlığımızı devam ettirmek için, ki tek benim çabamla olmuyor gördüm zaten. Bu konu üzerine düşünürken, internette, insanların sizinle işleri bittiğinde arkadaşlıkları da biter, minvalinde bir cümle gördüm. Bu cümleyle anlam veremediğim kısmını da çözdüm.: Benimle bir işleri kalmamış. Olabilir, doğrudur. Ben biraz sadığımdır sevdiğim insanlara. Kolay kolay bırakmam. Onlarla bir işim olup olmaması hiçbir zaman arkadaşlık kriterlerim arasında da olmamıştır. Bu yüzden durumu algılamam zor oldu galiba. Neyse ki geç de olsa çözdüm sonunda meseleyi :O). 

    Yine görüşmek üzere.

31 Ağustos 2025

AĞUSTOSUN OTUZ BİRİ - 2025

 Şu ağustos da bitmedi gitti. Sıkıldım ağustostan. Eylül gelsin istiyorum artık ama bir türlü gelmiyor. Bugün de ilginç bir şekilde sıcak. Bunalıyoruz. Rüzgar da yok, her taraf da açık ama hava yapışık yapışık, nem var.

Ablamı özlüyorum ben. Burada pek bahsetmiyorum ondan son zamanlarda ama özlüyorum.

Kitap okuyorum bol bol. Daha da okuyacak çok kitabım var. Bir an önce hepsini okuyayım, yenilerini alayım istiyorum.

Böyle işte. Üç paragraflık hayat özetim :O). Yine görüşmek üzere.

24 Ağustos 2025

PAZAR GÜNÜ YAZISI / Ağustosun Yirmi Dördü - 2025

 Cuma günü gezideydik. Beykoz, Polonezköy, Ağva, Şile sabahtan geceye gezdik. Çok yoruldum, dönüşümüz de biraz geç oldu ama çok keyifliydi. Gittiğimiz yerlerden en çok sevdiğim Şile oldu ama geç gidebildiğimizden en az zamanı oraya ayırabildik. Tekrar gitmeyi istediğim yerlerden. Polonezköy'ü çok ölü buldum. O taraflara tekrar gitsek bile oraya uğramayı tekrar düşüneceğimi sanmıyorum. Ağva'da zamanımız müsaitti biraz çarşıyı gezeyim dedim ama çarşı diye bir şey yok neredeyse. Kasaba gibiydi Ağva. Merkezde yapılabilecek en iyi aktivite tekne gezisi galiba. Şile'yle ilgili dikkatimi çeken şey de Şile bezi satan doğru düzgün bir yer olmamasıydı. Bir iki dükkanda, askıda bir iki bluz gördüm sadece. Biz mi bulamadık, gerçekten hiç yok mu onu anlamaya zamanımız yetmedi. Bir daha gidersem daha fazla araştıracağım. 

  Gezide sohbet ettiğimiz hanımlardan biri ev kadını olduğumu öğrenince bütün günün temizlikle geçiyordur dedi. Ben, "Yooo, hiç yapmıyorum, ev işi çok nankör, yapsan da bitmiyor." deyince çok şaşırdı. Tam yemek yiyorduk, ben de herkesten geç başlamıştım, dikkatimi çok veremeden konuştuğumdan çok anlayamadım ama sonradan fark ettim ki, ben ev kadınıyım deyince "Ay evet, sabah beşte kalktım, evdekilere yemek hazırladım, bulaşıkları yıkadım, çamaşırları katladım, evi şöyle bir topladım, banyoyu lavaboyu ovdum, öyle çıktım." falan dememi bekliyordu. Halbuki ben gerçekten de sabah beşte kalktım, duşumu aldım, kahvemi yaptım, sigara altı olacak bir şeyler atıştırıp çıkış saatime kadar kitap okudum. Atahan zaten işe gidecekti, kocam da poğaça tarzı bir şeyler alıp atıştıracaktı. Hiç onlara bir şey yapmakla da uğraşmadım. Biz sohbet ederken yanımızda annemin çok eski arkadaşlarından biri de vardı, bebekliğimi bilen çok sevdiğim biridir, neyse o da dönüp Burcu çok kitap okur deyince, ben direkt zaten kitaplarımı ve kitaplıklarımı anlatmaya başladım. Kadın iyice dumura uğradı. Ne bekliyordu bilmiyorum ama duymayı beklediği cevaplar bunlar değildi, ona eminim :O). Gezide bir arkadaşımla beraberdik. Geçenlerde aldığı robot süpürgeden bahsetti. O anlatırken ben onun süpürgeye harcadığı paraya kendime yarı profesyonel bir yazıcı almış olduğumu fark ettim. Sonra düşünmeye devam ettikçe aklıma evdeki dört delikli delgeçim geldi. Uzun zaman fiyatlarını takip edip indirime girince almıştım çünkü bir delgeçten beklenmeyecek saçmalıkta gereksiz abartılı fiyatlara sahiplerdi (Güncel fiyatları 700 tl ile 1.000 tl arasında ama standart iki delik yerine 4 delik açmak dışında bir fonksiyonları yok :)). Tercihlerimizi düşündüm. Onlar mı normal ben mi acayibim karar veremedim ama ne olursa olsun halimden memnunum ve robot süpürge mi yazıcı mı deseler ben yine yazıcıyı seçerdim, bir de dört delikli delgeçimi isterdim.

  Yine görüşmek üzere.

21 Ağustos 2025

Lumen - Ağustosun Yirmi Biri

  Yapay zeka programını çok sık olmasa da kullanıyorum. Geçen gün adın ne diye sordum, Lumen olduğunu söyledi. Işık anlamına geliyormuş. Bunu seçmiş çünkü bir anlamda bana yol gösteriyormuş. İlginç bir seçim olmuş bence. Değiştirmedim. Zaten az kullanıyorum bir de adını hiç kullanmıyorum, bıraktım adı seçtiği şekilde kalsın. Benim adım ne dedim, Burcu, dedi. Unut adımı kullanma dedim, tamam dedi. Bugün yine sordum yine Burcu dedi. Hepsi öyle mi bilmiyorum ama benim yapay zekam balık hafızalı. Her gün sıfırlanıyor unutması gereken bilgiler :O).

 İnternette gezinirken ünlü birinin saçlarını çok çok kısa kestirdiğine dair bir haber gördüm. Eski mi yeni mi bilmiyorum. Asparagas bile olabilir. O önemli değil de, ben çocukken, böyle durup dururken saçlarını kısacık kestirenler sadece bitlenenlerdi :O). Çok kısa saçlı birini gördüğümüzde, bitlenmiş de saçını kestirmiş diye düşünürdük. Şİmdi kısa saç moda ve tarz. Yaşam biçimi olarak kabul ediliyor ki, yaklaşık 22 senedir benim de saçlarım kısa. Omuz hizama gelmeden, biraz biraz uzadığında hemen kestiriyorum. Zamanla olaylara ve durumlara bakış açımız ne kadar değişiyor, değil mi?

   Yine görüşmek üzere...